-
1 seul
I1 isolé yalnız [jaɫ'nɯz]◊Elle veut rester seule. — Bayan yalnız kalmak istiyor.
2 unique tek [tec]◊Il est seul propriétaire de l'appartement. — Dairenin tek sahibi o.
3 tout seul tek başına◊Elle a fait ce dessin toute seule. — Kız bu resmi tek başına yaptı.
◊Il a appris tout seul. — Oğlan bunu tek başına öğrendi.
4 yalnız̃◊Seule ma sœur est venue. — Yalnız kızkardeşim geldi.
IIn m fpersonne, chose yalnız [jaɫ'nɯz]◊Un seul d'entre eux a échoué. — İçinizden yalnız biri başarısız oldu.
◊Tu es la seule à avoir compris. — Yalnız sen anladın.
-
2 seule
I1 isolé yalnız [jaɫ'nɯz]◊Elle veut rester seule. — Bayan yalnız kalmak istiyor.
2 unique tek [tec]◊Il est seul propriétaire de l'appartement. — Dairenin tek sahibi o.
3 tout seul tek başına◊Elle a fait ce dessin toute seule. — Kız bu resmi tek başına yaptı.
◊Il a appris tout seul. — Oğlan bunu tek başına öğrendi.
4 yalnız̃◊Seule ma sœur est venue. — Yalnız kızkardeşim geldi.
IIn m fpersonne, chose yalnız [jaɫ'nɯz]◊Un seul d'entre eux a échoué. — İçinizden yalnız biri başarısız oldu.
◊Tu es la seule à avoir compris. — Yalnız sen anladın.
См. также в других словарях:
iki — is. 1) Birden sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 2, II rakamlarının adı 3) sf. Birden bir artık Bir sokak başında kavga eden iki çocuğu ayırdı. H. Taner Birleşik Sözler iki anlamlı iki ayaklı iki başlı iki bir ikibuçukluk … Çağatay Osmanlı Sözlük